Ey cehâlet ! Gördüm ki; her tezgâhta bezin var, Tokat yemiş her yüzde, senin parmak izin var. Âlim zâlim demeden, her kapıyı çalmışsın; Her bedeni kuşatmış, her damara dalmışsın. Gördüm ki; para pulla, akılları çelmişsin; Nâmus, şeref, haysiyet, ne bulursan delmişsin. Serapları süslemiş, oltalara takmışsın; Nice kibir ehlini, şan şöhretle yakmışsın. Ey cehâlet! Kin misin, nefret misin, sen nesin? Boş teneke misâli, fazla çıkıyor sesin. “Çağdaş” demiş vurmuşsun insanların teline; Zengin fakir kapılmış, bu kompleksin seline. Takmışsın göbeğinden, beşere çengelini; Kaldırmışsın önünden, utanma engelini. Vicdanları atmışsın, bencillik batağına; Gördüm ki; selâm durmuş, burunlar kaf dağına. Ey cehâlet ! Girmişsin, şeytanlarla kolkola; Mayınlar döşemişsin, Allah'a giden yola. Dîne musallat olmuş, hurâfeler katmışsın; “İrticâ” narkozuyla, kutsallara çatmışsın. Nur saçan kandilleri, darbeyle söndürmüşsün; Gencecik beyinleri, çöplüğe döndürmüşsün. Oynatmışsın ahlâkın, o temel taşlarını; Dünden habersiz gençler, yok saymışlar yarını. İlim irfân ehlini, hakir görmüş gözlerin; Bu nefreti her yerde, dışa vurmuş sözlerin. Okullara göz dikmiş, sinsice saldırmışsın; Batının çanlarını, Doğuda çaldırmışsın. İhânet kazanında, boyanmışsın zillete; Tarih diye masallar yutturmuşsun millete. O gerçek âlimleri, yokluğa savurmuşsun; Karanlık kulislerde, ne tuzaklar kurmuşsun. Ey cehâlet ! Gördüm ki; gerçek yüzün kapkara, Ortak olmuşsun nice küresel tuzaklara. Allah şâhit ki seni, Kur'ân'la vuracağım; Her yerde ve her zaman, karşında duracağım. Cengiz Numanoğlu (2015) |