İlim kapısında verdim
yılları,
Dinledim, ''Hakk'' diyen âlim kulları,
Sordum, Dost'a giden bütün yolları;
Yakın yok dediler.. Secdeden gayrı.
Ne bağış yaptığın, vakıf
listesi,
Ne de alkışların esrarlı sesi.
Günde seksen kere, berât müjdesi;
Veren yok dediler.. Secdeden gayrı.
Huşû tüllerinden, kanat
açmaya,
Bir lâhzada, yedi semâ geçmeye,
Kevser şerbetini, elden içmeye,
Ruhsat yok dediler.. Secdeden gayrı.
Dedim: yıllar yılı gönlüm
harapta,
Devâ bulamadım, sazda şarapta,
Bir yudum su verin, kaldım serapta;
Pınar yok dediler.. Secdeden gayrı.
Gördüm ki, insanın iki
düşmanı,
Biri kendi nefsi, biri şeytanı,
Dedim: kuşansam mı kılıç kalkanı?
Silah yok dediler.. Secdeden gayrı.
Yaklaştım.. Süslü bir,
mermer kabire,
Belli ki zenginmiş.. Dönmüş fakire.
Fidye var mı? dedim Münker Nekir'e;
Meded yok dediler.. Secdeden gayrı.
Baktım.. Ay yıldızlar
kalmaz zikirden,
Var mı dedim sizde, şirk denen kirden?
Dile geldi bütün, Kâinat birden;
Biz de yok dediler.. Secdeden gayrı.
Rahmet çöllerinde, rahlemi
kurdum,
Gözlerimde seller, vakfeye durdum,
Safâ'ya, Merve'ye, Kâbe'ye sordum;
Mîrâc yok dediler.. Secdeden gayrı.
Cengiz Numanoğlu
(1996)
Anasayfa
Sonraki şiir
Namaz şiirleri
Şiir sayfaları
|